Ticaret Başmüfettişi
Ekonomide 2020-2022 hedeflerini barındıran orta vadeli bir Yeni Ekonomi Programı açıklandı. Programın “Enflasyon İle Mücadele”ye yönelik alt başlığı altında yapısal dönüşüm adımlarından birisi de, bugüne kadar bir ekonomik plan ya da programda yer verilmediği şekilde “kooperatifçilik odaklı bir enflasyonla mücadele” vurgusu barındırması oldu.
Kooperatifleri diğer şirketler, dernekler, üretici birlikleri ve sair tüm organizasyonlardan ayıran en önemli iktisadi özellik, kooperatiflerin içinde bulunduğu sektöre göre ya arzı ya da talebi toplulaştırarak maliyeti azaltmasıdır. Maliyetleri arz ve talep yönünden azaltacak olan bu mekanizmanın varlığına olan ihtiyaç, açıklanan Yeni Ekonomi Programı sunumunda; “Kooperatifçilik Odaklı, Bölge ve Ürün Bazında; Arz/Talep Planlaması, Sözleşmeli Tarımın Yaygınlaştırılması, Üretici ve Tüketici Arasında Değer Zincirinin Sağlanması, Kurumsal Altyapıların Tesis Edilmesi, , Gıda Ürünlerinde Ulusal Markalaşma, Üretici ve Kooperatiflerin Hal İçerisindeki Payının Artırılması, Maliyetlerin Düşürülmesi, Üretimde Rekabetin Artırılması, Toptan, Perakende, Lojistikte Gözetim – Denetim” şeklindeki hedeflerle ifade edilmiştir.
Özünde bir işletme modeli olarak kooperatifler, küçük üreticileri çatısı altında birleştirerek büyük tüketici kitleleriyle buluşturur. Bu durum, gereksiz aracıları ortadan kaldırıp pazarlama maliyetini düşürdüğü için enflasyon üzerinde son derece olumlu etkisi vardır. Basitçe anlattığımız bu ilişkinin kazananı çok sayıda ve gelir düzeyi düşük üretici kitlesi ile sağlıklı, ucuz ve güvenli gıdaya ulaşabilecek olan geniş tüketici kitlesidir.
Toplum sağlığının korunması ve halkın sağlıklı beslenmesi, ancak gıdanın üretiminden, dağıtımına ve tüketimine kadar tüm süreçlerin planlanmasıyla mümkündür. Bu planlamanın merkezine ise bu işi adeta kendiliğinden yapan kooperatiflerin konulması çok önemlidir.
Aslında kooperatifçilik “zamanın ruhu”na da uygun olarak uzunca bir süredir ülke gündeminde yer tutmakta. Sadece enflasyonla mücadelenin bir aracı olarak değil; kurgusu gereği bünyesinde “karşılıklı yardımlaşma, dayanışma ve kefalet” mekanizmasını barındırdığından, finanstan tarımın yeniden yapılandırılması, toprak reformundan konut üretimine, ulaşımdan coğrafi kültürel varlıkların korunmasına, eğitimden sağlığa ve daha birçok sektöre “sadra şifanın ötesinde” bir çözüm potansiyeli barındırmaktadır.
Kooperatif yönetim sisteminin getirdiği/gerektirdiği ve aynı zamanda başka hiçbir şirket ve organizasyon modelinde bulunmayan “otokontrol” sayesinde, gıda egemenliği ve gıda güvenliği için kooperatifler karşımıza kaçınılmaz aktörler olarak çıkmaktadır.
Bu nedenle;
· Yabancı sermayeli şirketlerce satın alınamayacağı için yerli ve milli üretimin tek yolu olması,
· Bir nevi kendi üretimini kendisi tükettiği için yüksek kar elde etme hırsıyla aldatıcı işlemler yapılmaması,
· Yüksek kar elde etmek yerine müşterek maliyetleri azaltarak tasarrufu öncelediği için gıda enflasyonuna olumlu katkı sağlaması,
· Hiçbir surette kayıtdışı işlem ve istihdam yapılamaması vb. ,
özelliklerinden dolayı, yerli ve milli bir ekonomik kalkınma sürecinde en hızlı sonuç alınabilecek alan ve konunun merkezinde kooperatifçilik gelmektedir.
Ayrıca kooperatifler, kurgusu gereği sosyal ve ekonomik (sosyoekonomik) fonksiyonları aynı anda bünyesinde barındırdığı için, sosyal bir yönü bulunmayan ve yalnızca ekonomik bir araç olabilecek ve ona göre çözüm üretebilecek olan diğer şirketler ile ekonomik bir yönü bulunmayan bir sosyal örgüt niteliğini haiz derneklerden (Odalar ve Üretici Birlikleri) pozitif ayrışarak hemen her alanda çözüm üretme kabiliyetini haizdirler. Bu nedenle, sosyal bir yönü olan herhangi bir sorun alanı (enflasyon, işsizlik, ulaşım, sağlık, gıda güvenliği vb.) gündeme geldiğinde, kooperatif yaklaşımıyla (adeta çok fonksiyonlu çakı seti gibi) bir çözüm üretmek mümkündür.
Bu nedenle, gıda, tarım, sağlık, ulaşım, finans gibi ekonominin ana sektörlerinde otokontrolü sağlayan işletme sistemi olarak kooperatifler üzerinden;
• Tarımda Planlama,
• Münavebe,
• Tarımsal Destekleme,
• Profesyonelleşme,
• Ortak Maliyetlerin Azaltılması,
• Bilgi Paylaşımı,
• Ürün Güvenliği,
• Kayıtdışılığın önlenmesi,
• Üretim-Tüketim Zincirinin kısalması,
• İsrafın Önlenmesi,
• Tasarrufun Artırılması,
• Sermaye Birikimi,
• Yeni yatırım maliyetinin paylaşılması,
• Demokratik kültür gelişimi vs.
çok önemli konuların ve sorun alanlarının üstesinden gelinebilir, ilerleme sağlanabilir.
Aynı şekilde, yakında sonuçları açıklanacak olan III. Tarım Orman Şûrası için belirlenen 21 çalışma grubu başlığından 18’inde kooperatif çözüm geliştirmek mümkündür:
2019 Tarım Orman Şurası
Çalışma Grupları Konu Başlıkları
Kooperatif Çözümler ve Öneri Özetleri
Kooperatifleşme ile uzun ve maliyetli bir süreç alacak olan mülkiyet devri yapmadan arazi toplulaştırması yapılabilir. Ayrıca teşvik ve destekleme yöntemi olarak doğrudan üretici ile temas etmek yerine, kooperatifler üzerinden yapılması halinde teşvik desteklerin otokontrolü sağlanabilir.
2. Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı
Bitkisel üretimde hastalıklarla mücadele, tohum tedariki, pazarlama vb. yüksek maliyetli konularda kooperatifleşme çok önemlidir. Bitkisel üretimde üretici tek başına yapamayacağı ve maliyet olarak üstesinden gelemeyeği işler, yine üreticinin sahibi olduğu kooperatifler üzerinden yapılabilmektedir.
3. Hayvansal Üretim ve Hayvan Sağlığı
Bitkisel üretimde olduğu gibi hayvansal üretimde de hastalıklarla mücadele, çapraz döllenme, pazarlama vb. yüksek maliyetli konularda, üreticinin tek başına yapamayacağı ve maliyet olarak üstesinden gelemeyeği işler, yine üreticinin sahibi olduğu kooperatifler üzerinden yapılabilmektedir.
Balıkçılık ve su ürünleri konusunda kooperatifleşme oranımız son derece iyi görünmektedir. Ancak, deniz balıkçılığında belirli standartların altında tutulan balıklarla ilgili balık hallerinde yapılan kontroller yeterli değildir. Sürdürülebilir bir balıkçılık için bu konuda “balıkçıyı balıkçıya denetlettirecek otokontrolü sağlayacak mekanizma yine kooperatif şeklinde sağlanabilir.
5. Tarımsal Girdiler ve Finansman
Girdi fiyatlarının yüksekliği, stok maliyeti ve bunun finansmanı tarımda en önemli sorun alanlarındandır. Kooperatifler tamda bu noktada “maliyetlerin azaltılması” konusunda çalışır.
Gıda güvenliği, gıda egemenliği ve kooperatifler birbirini tamamlayan mekanizmalardır. Kooperatifler, sağlıklı gıdanın üretim sürecinde ve üretilen ürünlerin sofraya gelmesinde her yönüyle güvence sağlayan teşekküllerdir.
7. Tarımsal Meteoroloji, Çevre ve Doğal Kaynakların Yönetimi
Toprak, su, hava, orman gibi “kamusal mallar”ın yönetiminde kooperatifçilik, Nobel ödülü alacak kadar değerli çözümler sunar. (Elinor Ostrom, Kamusal Malların Adil Paylaşımı, 2009 Nobel Ekonomi Ödülü)
8. Tarımsal Sulama ve Su Yönetimi
10. Sürdürülebilir Orman Yönetimi
11. Orman Kaynaklarından Faydalanma
12. Tarımsal Öğretim, Çiftçi Eğitimi, Yayım ve Ar-Ge
“Eğitim, öğretim ve bilgilendirme”, kooperatifçilik ilkelerinden birisidir. Tarımsal üretimde tecrübe ve bu tecrübenin ortaklık kültürü içinde paylaşımı kooperatifçilikle mümkündür.
13. Tarımda Üretici Örgütlenmesi
Kooperatifler ve üst kuruluşları şeklindeki örgütlenme yapısı, diğer alternatif çiftçi örgütlerine kıyasla “sahiplenilme” niteliği fazladır. Hatta üretici birlikleri ve ziraat odaları şeklindeki oluşumlar dernek niteliğinde olup, kurdukları/kuracakları iktisadi işletmelerle bu alandaki maliyeti artırıcı ve rekabeti bozucu etki yapmaktadır.
14. Tarımsal Pazarlama ve Yeni Pazarlama Trendleri
Üretilen ürünün tarladan-sofraya en az aracıyla doğrudan pazarlanmasının yolu, üretici ve tüketici kooperatiflerinin entegrasyonudur. İnternet teknolojisindeki gelişmelerle birlikte, üreticiyi doğrudan tüketiciyle buluşturan teknolojik yatırımların maliyeti kooperatiflerle azaltılabilir.
15. Kırsal Kalkınma ve Tarımda İstihdam
Üreticiyi ürettiğinden memnun eden ve kazançlı çıkaran her tedbir, kırsal kalkınmayı ve tarımda istihdamı artıracaktır. Yukarıdaki başlıklar altında anlatılanlar ile getirilen kooperatif çözümlerin tamamı kırsal kalkınmayı ve tarımda istihdamı destekleyici önerilerdir.
16. Tarımsal Destekleme Politikaları
Tarım destekleri, aynı zamanda üretim planlamasının en önemli aracıdır. Avrupa Birliğinde 7 yıllık, ABD’de 5 yıllık tarım bütçesi yapılıyor ve çiftçiler bu sayede hangi ürüne ne kadar destek alacağını önceden biliyor.
Ülkemizde ise “dağıtılan” tarım desteklerinin amacına uygun kullanıldığı söylenemediği gibi sonucuna da bakılmıyor.
Havza modelli kurulmuş/kurulacak kooperatifler üzerinden üretim planlaması yapılması, tarımsal üretim desteklerinin kooperatifler eliyle kullandırılması, tarımsal girdilerin kooperatifler aracılığıyla temin ve tevzi edilerek maliyetlerin düşürülmesi vs. yeni bir destekleme politikasının temelini oluşturacaktır.
17. Tarımsal Üretim Planlaması
Kooperatifler ortaklarının üretim kapasitesini, ne üreteceğini, ürettiği ürünün niteliğini, fiyatını vs. en iyi bilecek kuruluşlardır. Kooperatifler, tarımsal üretimde planlamayı kendiliğinden yapar.
18. Tarımda Teknolojik Dönüşümler
Tarımda teknolojik dönüşümler çok gerekli ve bir o kadar da maliyetlidir. Bazı teknolojik yatırımlar da bir defalık olup üretici için sabit maliyeti aşırı artırmaktadır. Kooperatiflerin yapacağı koordinasyonla münavebeli bir kullanımla teknolojik yatırım maliyetlerinin adil paylaşımı mümkündür.
(Kooperatifçilik dışındaki teknik konular: 19. Orman Yangınlarıyla Mücadelede Yenilikçi Yaklaşımlar, 20. Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Yaklaşımlar, 21. Tarım ve Orman Hukuku)
Görüldüğü üzere, kooperatif tekniğini kullanarak kısa ve orta vadede çözüme kavuşturabileceğimiz ya da ekonomik ivme yakalayabileceğimiz alanlar son derece geniştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, en üst düzeyde kooperatifçiliğin geliştirilmesi benimsenmiştir. Anayasamızın 171. maddesi, devlete, milli ekonominin yararlarını dikkate alarak öncelikle üretimin artırılması ve tüketicinin korunmasını amaçlayan kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alma görevini vermiştir.
Oysa diğer ülke sistemleri ve uygulamaları ile karşılaştırıldığında, ülkemiz kooperatifçiliğinden kendi potansiyeline göre beklenen performansın elde edilemediği bilinen bir gerçektir.
Türkiye’de kooperatifler, türlerine göre üç ayrı kanuna tabi olarak kurulmakta ve faaliyet göstermektedirler:
· 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu
· 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu
· 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun
“1 nolu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ve bu Kararnamede değişiklik yapan devamı Kararnamelere göre, Bakanlıkların yeniden yapılandırılması sürecinde, kooperatiflerle ilgili Bakanlıklar ve ilgili birimlerin teşkilat ve görev yapısı da yeniden düzenlenmiştir.
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine göre, idari bağlılıkta aynı işi yapan kamu kurumları tek çatı (bakanlık, genel müdürlük, kurum vs.) altında birleştirilerek devlet sistemi işletilmektedir. Tam da bu yaklaşımın ruhuna aykırı olarak, bir ticaret şirketi türü olan kooperatiflerin faaliyet gösterdikleri her bir alana göre ayrı bakanlıklara bağlı olması, bu bakanlıklar bünyesindeki genel müdürlükler içerinde darmadağın bir organizasyon altında bulunmaları, kooperatifçilik alanında politika üretilememesinin ana sebeplerindendir.
İlgili Bakanlıkların kooperatiflere yönelik görev ve yetkileri ön plana çıkartarak söz konusu Kararnamelerde geçen ilgili hükümler aşağıda tablo halinde özetlenmiştir.
İlgili Bakanlık
1.Ticaret Bakanlığı
2.Tarım ve Orman Bakanlığı
3.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Cumhurbaşkanlığı Kararnameye Göre İlgili Bakanlığın Genel Görev ve Yetki Maddesi
(1.Ticaret Bakanlığı:)
Madde 441 –
m) Esnaf ve sanatkârlar ile kooperatifçiliğe ilişkin politika, ilke ve hedeflerin ilgili kuruluşlarla işbirliği yapılarak belirlenmesi ve stratejiler geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yapmak,
n) Şirketler, kooperatifler ve ticaret sicili memurlukları ile esnaf ve sanatkâr sicil kayıtlarıyla ilgili hizmetleri yürütmek ve bunları denetlemek,
--
Madde 97 –
g) Konut sektörüne ilişkin strateji geliştirme ve programlama iş ve işlemlerini yürütmek, yapı kooperatifçiliğinin gelişmesini sağlayacak tedbirleri almak ve 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskân Kanunu uyarınca Bakanlığa verilen görevleri yapmak,
İlgili Bakanlığın Teşkilat Kanununda Bulunan “kooperatiflerle ilgili birimin” Yetki Maddesi
Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü
MADDE 453 – (1) Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri şunlardır:
…
g) Kooperatifçiliğe ilişkin politikaların belirlenmesi amacıyla gerekli çalışmaları yapmak,
ğ) Kooperatifçilikle ilgili Ar-Ge çalışmaları yapmak, kooperatif bilgi ve denetim sistemini kurmak ve işletmek,
h) Kooperatifçiliğin geliştirilmesi için gerekli tedbirleri almak ve uygulanmasını sağlamak, yayın, tanıtım ve eğitim faaliyetlerinde bulunmak,
ı) Kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirmek için hazırlayacakları projeleri desteklemek ve teşvik etmek, teşvik ve desteklere yönelik düzenlemeler yapmak,
i) Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı tarımsal amaçlı kooperatifler ve üst birlikleri, yapı kooperatifleri ve üst birlikleri hariç olmak üzere, tarım satış kooperatifleri ve birlikleri ile genel hükümlere tabi kooperatif ve birliklerin kuruluşuna, işleyişine ve denetlenmesine yönelik düzenlemeler yapmak, uygulamak ve uygulanmasını sağlamak, kooperatifleri ve üst kuruluşlarını denetlemek veya denetlettirmek,
j) Kooperatifler için örnek ana sözleşmeler hazırlamak ve yürürlükte olan ana sözleşmeleri ihtiyaçlar doğrultusunda güncellemek,
k) Kooperatiflere ve üst kuruluşlarına yol göstermek ve çalışmalarında yardımcı olmak, yeni alanlarda kooperatif girişimlerinin geliştirilmesine yönelik özendirici ve destekleyici çalışmalar yürütmek, bireysel tasarrufların uygun kooperatif girişimcilik modelleri ile ekonomiye kazandırılmasını sağlamak,
l) Tarım satış kooperatifleri ve birlikleri tarafından kullanılan ürün alım kredilerine ve kadın girişimi üretim ve işletme kooperatiflerince kullanılan kredilere faiz desteği sağlamak ve bu kredilerin amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetlemek,
(2.Tarım ve Orman Bakanlığı'nın kuruluş maddesinde kooperatiflerle/kooperatifçilikle ilgili bir görev bulunmayıp yalnızca aşağıdaki ilgili biriminde konuya değinilmiştir:)
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
MADDE 417 – (1) Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri şunlardır:
…
c) Üreticilerin bilgi düzeyini yükseltmek; kooperatif, birlik ve diğer üretici örgütlerinin kurulmasına izin vermek; kooperatif, birlik, oda, üretici örgütleri ve bunların iştiraklerini denetlemek, desteklemek; bunların eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olarak sonuçlandırılması için gerekli tedbirleri almak,
…
(2) (Ek:RG-18/4/2019-30749-C.K.-32/15 md.) Genel Müdürlükte, Genel Müdürlüğün iş ve işlemleri ile kooperatif, birlik, oda, üretici örgütleri ve bunların iştiraklerinin denetimiyle görevlendirilmek üzere 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 24 üncü maddesi uyarınca kontrolör ve kontrolör yardımcısı istihdam edilebilir.
(3. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın da kuruluş maddesinde kooperatiflerle/kooperatifçilikle ilgili bir görev bulunmayıp yalnızca aşağıdaki ilgili biriminde konuya değinilmiştir:)
Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü
Madde 107 - (1) Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri şunlardır:
…
k) Yapı kooperatiflerinin ve üst birliklerinin kurulması, işleyişi ve denetlenmesine ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, kuruluş kayıtlarının ve sicillerinin tutulmasını sağlamak ve uygulamaları denetlemek,
Görüleceği üzere mevcut idari yapılanmada, kooperatifler fonksiyonlarına göre bile değil unvanlarına göre üç ayrı bakanlık arasında adeta ‘rastgele’ paylaştırılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçildikten sonra, başta bakanlıklar olmak üzere aynı işi yapan birimlerin tek çatı altında toplanması gayretine karşın; kooperatifçilik alanında Ticaret Bakanlığı (Esnaf, Sanatkarlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü, 12.000 kooperatif), Tarım ve Orman Bakanlığı (Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 11.000 kooperatif) ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının (Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü, 26.000 kooperatif) sorumlu tutulmaları, idarenin kooperatifçilik alanında çözüm üretme imkan ve kabiliyetinden, gelinen bu aşamada uzak olduğu; bundan dolayı vatandaşın bu alanda kamudan alması gereken hizmetlere ulaşamaması gibi “kabul edilemez bir sonuç” olarak değerlendirilmektedir.
Başarılı ülke örneklerine göre Türkiye’nin yaşadığı pek çok eksiklik, aksaklık ve yetersizlikleri sıralamak mümkün olsa da, aşağıda iki temel noktaya acil olarak müdahale etmek gerekmektedir.
· İdari Sorun Alanı: Kamunun kooperatiflere yönelik sunduğu hizmet biçiminde çok başlılık. Üç ayrı bakanlık bünyesinde ayrı düzeylerde, aynı konuda çok farklı yorumlarla sistem yönetilmeye çalışılmakta, kamu yönetimi bu alanda adeta bir “kooperatifçilik politikasızlığı” içinde hareket etmektedir.
· Mevzuattan Kaynaklanan Sorun Alanı: Kooperatifler Kanunundan kaynaklanan denetim sisteminin eksikliği (hatta hiç olmaması) ve Kurumlar Vergisi Kanunundan kaynaklanan sektörün gelişimini engelleyen hükümler. En yaygın kooperatifçilik alanı olan yapı kooperatifçiliğinin olumsuz örnekleri ile bu alandaki denetim eksikliğinin çarpan etkisiyle, tüm kooperatifçilik sistemine olumsuz yaklaşılmaktadır. Halbuki, kooperatifler yapı kooperatiflerinden ibaret değildir. Ayrıca, kooperatif sistemin vergi mevzuatı değerlendirmesinde “anlaşılamaması”, kooperatifçiliğin gelişiminde caydırıcı etki yapmaktadır.
Kooperatifçilikle ilgili yapılması gereken ilk ve en acil tebirler, “Kooperatifçilikte Güven Artırıcı Tedbirler” başlığıyla, yukarıda iki noktada toplanan sorun alanlarında iyileştirmeye gitmektir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, “aynı anda” sosyal ve ekonomik yapının tamamına nüfuz edebilme fırsatı veren, neredeyse her sektördeki sorun alanlarına çözüm üretebilme imkân ve kabiliyeti bulunan kooperatifçiliğin, dünyadaki diğer uygulama alanlarını incelediğimizde, ülkemizde de hızlı ve güçlü bir biçimde;
· Sigortacılık alanında mutual sigortacılık (kooperatif sigortacılığı) tekniği uygulandığında, toplanan fonlar tamamen yerli ve milli kaynak oluşturmaktadır.
· Tekafül sigortacılığı kooperatif versiyonuyla uygulandığında, toplumda dini hassasiyetlerinden dolayı sigortaya sıcak bakmayan kesimin bu konudaki tereddütleri ortadan kalkmaktadır.
· Karz-ı hasen uygulamasının tek tüzel kişilik formu kooperatif şeklindedir.
· Gıda fiyatlarının esnekliğinde önlem alınması için, toptancı halleri re-organize edilerek “üreticiden tüketiciye doğrudan köprü” görevini üstlenebilecek işletme formu kooperatiftir.
· Taşımacılık konusunda neredeyse tüm dünyada “korsan” olarak nitelendirilen aplikasyon taşımacılığının alternatifi, yasal taşımacıların kuracağı kooperatif işletme modelidir.
· Ülkemizde yüksek oranlarda seyreden işsizliğin ve gizli işsizliğin azaltılması noktasında kurumsal çözüm, emek arzında çok çalışanın çok, az çalışanın az ücret almasına dayalı istihdam kooperatifleridir.
· Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri, bireysel enerji üretimi kapasitesini toplulaştırarak enerji ve dış ticaret açığının giderilmesine ciddi katkılar sağlayabilecek potansiyeli haizdir.
Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, geldiğimiz noktada kooperatifçilik sisteminin ülkemizde büyük bir itibar suikastına uğradığı açıktır. Bu itibarın geri edinilmesi ülkemizin geleceği için kaçınılmazdır.
Bu nedenle, yerli ve milli bir ekonomik kalkınma sürecinde en hızlı sonuç alınabilecek alan ve konunun merkezinde kooperatifçiliğimiz gelmektedir. Tarımdan finansa, sağlıktan ulaşıma, enerjiden kültüre “tek başına yapamayacağımız bir işi elbirliği ile yapmak” olarak ele alınabilecek her sektörde, kooperatif çözüm üretebilmek mümkündür
Yukarıdaki yaklaşım ve bir yazıya sığmayacak derinlikteki parametreleri birlikte değerlendirdiğimizde, başta enflasyonla mücadele olmak üzere “kooperatifçilik odaklı” bir anlayışa geçilmesi çok önemli ve değerli bir adımdır.
Kooperatifçiliğin sosyal ve ekonomik alanlarda getireceği katkıları keşfetmekte geç kalsak ta, dünyadaki kooperatifçilik tecrübesinden yararlanarak çok hızlı bir mesafe alabiliriz.
Kooperatifçilikte dünyaya ilham vermiş bir medeniyetin mirasçıları olarak, kooperatifleri toplumsal kalkınmanın bir dinamiği olarak ekonomik hayatın her alanına taşımalı, daha çok insanın refahtan daha çok pay almasına aracılık etmeliyiz.
Kooperatiflerin gerek kendi aralarında gerekse devletle ortak çalışması sosyal faydayı ve ekonomik refahı artırmada en etkili yoldur.
Sürdürülebilir bir kooperatifçilik yönetimi, kalkınma hedeflerine ulaşmada en başarılı yöntemdir. Kooperatiflerin sorunlarının çözümü, bu yöndeki çalışmaları daha da kolaylaştıracaktır.
Kooperatifçilik alternatif değil, mecburiyettir.
[1] 1972 yılı Sungurlu doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Sungurlu’da tamamladı. 1992 yılında Gazi Üniversitesi İİBF Maliye MYO’ndan, 1997 yılında da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümünden mezun oldu. Çalışma hayatına 1996 yılında Maliye Bakanlığında memur olarak başladı, 1998 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığında Kontrolör ve Kooperatifler Dairesi Başkanı olarak devam etti. Kooperatifçilik sektöründeki hizmeti 1998 yılından beridir devam etmekte olup, sektörün her alanında (lojistik, sigorta, konut, tarım, vs.) ve her yönüyle (kuruluş, işleyiş, denetim, eğitim, mevzuat vb.) birçok çalışmaları; “Kooperatifler Kanunu ve İlgili Mevzuat” ile “Kooperatifler Hukuku” adları altında iki ayrı kitabı, birçok makale ve sunumları bulunmaktadır. Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) ve Bağımsız Denetçi belgesini haiz olup, halen Ticaret Bakanlığı, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında bünyesinde teftiş çalışmalarını yürütmektedir.